Eylül sonu

İçimdeki boşluğu sana anlatmanın bir yolu olmalı. Ağzım kalabalık. Yüzüm, her yüzden biraz daha buruk ve mutlu. Zaman sadece hatırlamama yardımcı oluyor; ne eksik ne fazla. Kabul etmem gerek bencil bir silici var hafızamda, kimi zaman iyileri seçiyor. Ama bu sadece seni düşünürken oluyor. Ben, çoğu zaman, kendimi en boşluğuna atıyorum kötü hatıraların.
Dizlerimin üstüne çok düştüm. Ne zaman kabuklarını attım yaralarımın, bilmiyorum. Ben aslında, genelde, hiçbir şey bilmiyorum. Sana ne fazla ne de eksik anlatmak istiyorum. Sanırım bu yüzden saçmalıyorum. Sen bunun önemli olmadığını söylüyorsun fakat ben, aynadaki bencil ifademi görüyorum böyle zamanlarda ve bu halim hiç hoşuma gitmiyor. Sonra senin beni bu halimle de seveceğini ima eden ve aslında bana hiç aşina olmayan o bakışını atıyorsun. O sırada bir bira daha içsem mi diye düşünüyorum, sanki çok az şey düşünüyormuşum gibi bir de bunu düşünüyorum...
Saate bakıyorum. Vakit geç olmuş. Keşke seninle biraz daha kalabilsem... Kalınmıyor... Herkes evine gitmeli. Herkesin bir yatağı olmalı ve herkes kendi kapısında sızmalı.
İkimizin bir evi olabileceği ihtimali bile ne güzel.