Dağınık cümleler

Bilimin sonsuzluk içinde yaklaşamayacağı başka bir trans hali
Sevmenin mümkün olmadığı fakat herkesin ona ihtiyaç duyduğu bir zaman dilimi
Dünyanın zalimce davrandığı, hayatların neredeyse tamamının yok olup gittiği bir kent
Kendine muhtaç olduğun fakat içten içe başka biri olmayı istediğin bir serüven bu
Okyanusun ortasında rotası olmayan karanlık bir gemi seyir halinde
Rüzgarın olmadığı böyle bir gecede gözlerine değen tek şey nefesin

Pembe gökyüzü

Pembe bir gökyüzünün altında kendini güllerin istilasından az evvel kurtarmış bir kadın gecenin karanlığına kan sürüyordu. Biraz daha yorgun olabilirdi belli ki savaşı tarafınaydı. Gücünü bir derede yıkamıştı. Denize ulaşamayan bir kir yığınıydı içi. Solmuş ve hançerlenmiş gözleri her gün ve gece aynı düşü görmekten yorgun düşmüştü. Zavallı bir müzik çalıyordu kaldırımda ilerlerken parmak uçları. Yanından geçenler ve hayatındaki kimse duymuyordu o müziği. Birazdan ölecek ve kimseye şikayet etmeyecekti. Yalnız kadın pembe bir gökyüzünün altında bütün renklerden vazgeçmeye gidiyordu daha başka renkler için.

Bitmeyen yaz

Sokaklarda yalnız başıma
uzayan yollar değil ömür boyunca
sessiz
ve tersine tozu dumana katmış bir ayrılışla
bitmeyen bir yaz gibi içimde geceler günler

Şahane şeyler

Büyük ve mutlu bir dünya olamazdı
başka başka renkler
çöl tatilleri
korku hikayeleri
ve en muhtaç dürtülerin sebep olduğu diğer bütün gereksiz ama şahane şeyler de
olamazdı yüzün ellerin
bir ayna karşısında
sonunda yine kendine dönen makara
ve sözleri seyrelmiş ipler üzerine
olamazdı yalnızlık
gözlerinin seni her defasında yanıltmış olduğu gerçeği
bir nevi yoksunluk
boş yüzler
anlamsız yükler
olamazdı böyle bir kader
sensin yaşadıklarının sebebi

Şu an

Öyle bir an işte
isimleri unutacak kadar
kabul ettiğin an
yüklerini indirdiğin
öfkeyle fırlattığın taşların kafana geri döndüğü an
batırdığın gemilerden denizin çekildiği an
çıplak olduğun o an
ne için ağladığını unuttuğun an
sevmiş olduğunu anladığın
hiçbir şeyin olması gerektiği gibi olmadığı an
şu an

Güneş'e

Saf ve temiz bir yıldızın ağırlığında ezilmeni istiyorum
bulutların yalnızca senin üstüne ağlamasını
canımı yaktığın günden ikimizden birinin sonuna kadar gecenin seni her gün aldatmasını
ışığının sönmesini, soğumanı, seni sen yapan ne varsa kaybetmeni istiyorum. Benim gibi.

Dünyadaki her şeyin susmasını, dünyadaki her şeyle birlikte susmayı istiyorum
acı çekerken bile kafamı toplayamıyorum
terkedilmiş bir yalnızlık bu biraz
istememiştim kimse gitsin

En acı günün yıllar sonra hatırındaki görüntüsünü seçtirmezken sana göğsüne gelip öyle bir ağırlık koyar ki hayatta güzel olan ne varsa hepsini yok etmek istersin
Şimdi seni değil acıyı hatırlıyorum

Zevksiz bir damağın içine yerleşen tümörden daha elverişli olamazdın
O gece korkularınla ve inancımı bir daha hatırlayamayacağım anılarımla gittin

Olduğundan öteye gidemeyecektin
biliyordum

Geç saat

Seni her halinle seven bir yaratığın farkına varmamış olman senin için bütün akşamları hiç yapar. Kaderin ve bir gün mutlakaların uğurlamaları seni aksine rüzgarla dağıtır. Toz ve bir bulut şeklini tamamen değiştirdiğinde ölmek istediğin insana dönüşürsün. Bütünlüğün seni paramparça ederken hayalini kurduğun düş olmaktan çok geç kalınmış bir gerçeklik olur ve artık saatin bir kıymeti yoktur hastalanmış düşüncelerinde.