Onur Ünlü'nün yeni çekeceği "Sen Aydınlatırsın Geceyi" meğer sahilde bir kıyamet gibi geçmiş gitmiş


Mecnun:
zor, leyla çok zor. ama başka bir yolu yok bunun.
insanın söylemek isteyip de hani söyleyemediği sözler vardır ya.
hani kanser gibi, böyle büyüdükçe büyüyor... büyüdükçe büyüyor...
anladın mı? seni gördükten sonra leyla, sen öyle büyüdün ki içimde her yanım sen oldu. anlıyor musun?
sonra ben sensiz olamadığımı anladım. yalanlar söyledim sana,
birsürü yalan söyledim sana, evet. bu yalanlar öyle büyüdü ki kaçıp gideceğinden korktum.
hep böyle bir korku vardı içimde. işte sen içimdeki o korkuydun leyla.
senin yanında mutsuz olmaya bile hazırdım ben.
hani dünyaları verseler, anladın mı, dünyaları verseler vazgeçmem derler ya, öyle olmuyormuş işte. o kadar basit değilmiş, leyla.

birinin çıkıp başkalarını düşünmesi gerekebiliyormuş yani,
anladın mı? onların mutluluğunu, sevgilerini, acılarını...

ne bileyim bazen sevmek, leyla, fedakarlık yapmayı gerektirebiliyormuş.
anlıyor musun? ben seni hep beklerim.
bir saat de beklerim, bir ömür boyu da beklerim.

Onur Ünlü'nün yeni çekeceği "Sen Aydınlatırsın Geceyi" meğer sahilde bir kıyamet gibi geçmiş gitmiş

Yavuz bağıra bağıra demiş işte:

vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni
değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez
değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini
değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz
değil mi ki ayaklar altında insan onuru


William Shakespeare

kıyamet en iyi böyle anlatılabilirdi

Kiraz Ağacı

Bence en alımlı meyve
kiraz
b rh negatif de en güzel isim 
hangi kan? sorusuna cevaben

Bu iki şey için yazmak istedim ve fakat olmadı

Suzan Kardeş - Bir Dalda İki Kiraz

Neydi bir arada tutan şey ikimizi

Neydi bir arada tutan şey ikimizi- kadar basitti aslında cümle içinde kullanmak bizi

Yeni Türkü - Olasa Mektubun

MASUM OLAN GÜNAH ÖLMÜŞTÜR

Ölülere yer açın saygıya değemeyen yaşayanlar
gıybetli varlığınız omuzlara yüklenmiş taş misali

Notasız müezzin 5 çizgide asılı kaldı
minareler yıkıldı
taşlar atıldı
cana can yaşanmayanlar kana kan yaşandı

ölülere yer açmazsanız nerede yaşarsınız?

Niran Ünsal - Masum Günahlar

YÜZÜME oturttuğum MARILYN

Yüzümü neden gizleyeyim
daha mı merak edecek yüzün

bileklerimi bir açıp bir kapatışım kadar ahenkli
ahenk mi
bu mu

fantezilerine iyi geceler sevgilim
bizim pembe panjurlu evimiz olmayacak

pembeden nefret ederim

Guns



sen benim ayık kafama çarpıyorsun şu an

ve hatırlatma için :

"I always sleep with my guns when you're gone"

TIRNAKLANMIŞ KALP

sevilmekten başka dert
yalnız bir ölüm bile kabul
soğuk yataklar
sıcak yalanlar
hızla uzaklaşan bacaklar
ayaklar var yeri inleten
duasız açılan eller de birine kavuşur
sana dokunmadan
ıslanmadan
yağmadan

- şoför bey buradan sola dönelim

sana geldim
apartman önünde
borudan akan su arabaya, arabadan bana

üstelik sıçramadan

tırnak içindeki şeyler
tırnaklanmış kalp
biri yok
biri var

Pilli Bebek - Kedi

Yazmasam olmazdı

Yazamayacak kadar yaşamadım bugün

yaşlandığını ve her şeyi unuttuğunu düşündüm
mavi ve yeşili karıştırıp moru bulduğumuzu


Bitişik yakışan ayrı yazılan sözcükler gibiyiz sevgilim

her şey ne kadar ocak
her şey ne kadar şubat
her şey ne kadar mart
her şey ne kadar nisan
her şey ne kadar mayıs
haziran, temmuz, ağustos
(yazı sevmediğimden hızlı geçti)
her şey ne kadar eylül
her şey ne kadar ekim
her şey ne kadar kasım
(kasım benim için değerlidir)
her şey ne kadar aralık

aslında her şey
ne kadar ayrı yazılması gereken iki sözcük

İncesaz - Adem ile Havva

Saçmalık

Dediği gibi zikretmek
hatırlamak demekse bir yandan
içerde zikir var
en içeride

ve üstüne bir gün film çekecek olursam
çöp kamyonunun arkasında duran bir çöpçünün kaldırıma attığı ilk adımla başlayacak
ve bu
hiç olmayacak

Yolluk yap

sen olunca şimdi, her zaman yaptığım şeyleri yapmayasım geliyor
ya da daha fazla yapasım
yani ne bileyim
içiyorsam mesela her gün o gün içmeyesim geliyor
ya da daha çok içesim
şimdi seni görünce
ya da aklıma düşünce sen
böyle nasıl
iç iç iç
arkadaşlar giriyor koluma
gidiyoruz


Yolları diktim
topraktan geçirdim ipi
yağma yediyse bir vakitler
tekrar alınmaz yürek
hor görürler
ne menem kemdir delip geçen
şimdi herkes sussun

Suzan Kardeş Sezen Aksu - Selanik Türküsü

sevmeyi anlat birilerine, birileri bunu hep yanlış anladı çünkü


"cemrenin suya düştüğü ilk geceydi"
sevmeyi anlat birilerine, birileri bunu hep yanlış anladı çünkü.

O'nu bul bana Rıza

evet, biz de heykellerle öpüştük
iki adımdan sonra üçüncüyü bulamadık

pencere önü saksısıyız
gece deminden bayılan çayız

tuvaletçiye verilen 1 TL
- yiz biz.


ismimize dair ne var ise hepsi yafta
yine de
- O'nu bul bana Rıza!

Oysa düz bir yoldayken tepelerde ölüler uyuyordu

şimdi bir kız çocuğu düşer
dizleri kanar
avuçlarına kıymık batmıştır
ilk düşmesi midir hayatında
hayat düşürür mü asıl yalnızlığa
kaç kıymık acıtır avuçlarımı
dizlerime turuncu sıvıyı kim sürer
hayaletler yaz vakti düşer peşime
zaten ıslak bu şehir
su dolu gözleri
bir tepede eriyen derin, vücudundan tozlarını atar rüzgara
bu maceranın hangi yaş'a erer hatası
iğde kokulu bir raks başlar
testiler yola çıkmadan kırılır
kız bir daha düşer, bir daha,
bir daha düşer kız çocuğu


ve ben bir gökkuşağı kadar güzel değilim
ve sen, - öyleysem demekki
konuşuyorsun

üstelik nasıl da sen

bir akşamüstünü gece yaparken olmadığın bir şehir
nasıl da güzel
nasıl da muhteşem
nasıl da kuşların kanatları kadar savunmasız bir özgürlükte
nasıl da suçlu birinin haklı savunması gibi
nasıl da eve geç kalmış bir çocuk gibi telaşlı
ve sanki sabaha karşı çöpçülerinin gözündeki uyku, kadersizlik
bir yandan elini cebine attığı vakit para bulamayan bir baba
öte yandan mendil satan bir çocuk

şimdi giyindim

enikonu hazırım yollara

ah bu yalnızlık nasıl da tarifsiz

nasıl da göğsümde bir yumru
boğazımda bir yandan

üstelik hala aklımdasın

Seviştim

Yine tüm mahalleyi ayağa kaldırdık
Susmadı hüzün
Konuştu eller
Parmak kalemle sevişti
Tüm kağıtlar kirlendi

"Işığı söndür", dedi şapkalı bir adam
Adam, zarifçe küfretti
Kağıtları kaldırıp attım

Üstelik kağıtsız da seviştiler.



ve evet, aşk ölümden soğuktu
acayip bir koku yükseliyordu bizden
velev ki ben kör olmuştum üstelik
en çok da kokuyu duyumsuyorum

yazdırtmayın.

Suç mahali

kendimi öldürdüm
sokak köpeklerine yetişti can kırmızı ellerim
nerede kapı örtülmemiş soğuk odaların yamaları varsa
hepsini tek tek öldürdüm
denizde yıkadım ellerimi
yarım izmaritlerle yıkadım içimi

sen ki bir haber
ben döndüm suç mahalime

eden bulur neticede
kapı örttüm suçuma mahalide

Behiye Aksoy - Bir Garip Yolcu

İkimiz

şimdi sen bir bacağı aksak masanın sandalyesi

gözü kör aşığın sevgilisi olursun
bu kapıdan girersen sen
bir müzik başlar
adımların ona mütabık ileride 
sonra geri
ve fakat demiştim sana ben
sevilmem sonra
uzunca
burası oldukça gürültülü
karanlık, ağaçlar, cılız bir ışık, ikimiz
çok konuşuyor kalplerimiz

Orhan Gencebey - Nerden Bileceksin


Gitmek istersen yol senin
Kalırsan eğer buram senin
İçimde bir sıkıntı var
Derdim büyük ama bilirim ki

Kimi beklersen onu ararsın
Kimi istersen onu bulursun

Yanında…

Sormam gidersen evindesin
İçimdeki yerindesin
Gideceksen gideceksin
Derdim büyük ama bilirim ki

Kimi istersen onu bulursun
Kimi seçersen onu yaşarsın
Kimi beklersen onu ararsın
Kimi istersen onu bulursun

Yanında...



demiş,,

Laleli

kenara çek, dediğinde kenara çekmiştim yaşadıklarımızı.
düşmüş, başımı çarpmıştım kaldırım kenarına.
bir ihtimal atmışlardı beni, kenara çekilmiş bir arabadan.
sonra sertçe kapattılar kapıyı.
tekerler döndü, sonra başım.
içli bir keman başladı konuşmaya, sonra dilim;
sustum.

Laleli'de bir Azize

sabit fikri sana julyen doğrayıp yeşile kırmızıya boyadım.
artık herşey paramparça ama renkli.
 

çok güzel.

bu yazının adı: give me love

Aşk bize ne gerek

Aşk bize ne gerek
yaşanmış öncesinde