Gece Hikayesi 4

Soluk alıp verirken kışın yorgun yaprakları yerden toplanmayı bekliyordu. Ölü şehirler şarkılarını mırıldanıyordu canlıların kulağına geceleri. Zaman hiç olmadığı kadar yavaş akıyordu uzun yolların eşliğinde. Ezbere bilinen şiirler isimleri ilk defa gün yüzüne çıkmış şairlerini teselli ediyordu. Böyle bir gece soluk alıp verirken kimsesizler masadan kalkıp gittiler. Yalnızlığıyla bir kadın sandalyesini biraz öteye çekti. Eteklerini düzeltti. Beyaz elleri siyah saçlarında dolaştı. Kadın kalkıp gitmek istedi. Onu yaralayan kuvvetli bir geçmiş sırtında taşıdığı hazineleri gösterdi. Kal der gibiydi. Birazdan kar yağacak ve ellerin gibi beyaz olacak mavi şehir. Kal sevgili kadın kal ve biraz daha dans et. İçindeki müzik ve ben bu gece sana eşlik edeceğiz. Kahverengi gölgeler rutubetten çürümüş duvarlara sürtünürken asıl kalabalığın bu gölgeler olduğunu düşündü kadın. Cahil gençliğim iradesiz sevgi anlayışım ve boşa geçmiş hayatım beni biraz daha oyalar diye kalmaya karar verdi. Sandalyesini masaya yaklaştırdı. Kısa süreli bu rahatlamanın ardından masaya gelen adam önüne bir tas çorba bıraktı. Şöminenin ve çorbanın sıcaklığını yanaklarında hissederken içindeki hiç bitmeyen uzun kışı düşündü. Bundan bir sene önce yaşadığı hayatı ve her sabah uyandığında duyduğu piyano sesini anımsadı. Zihni onu anılarıyla kırbaçlayan bir zorbadan farksızdı. Zengin bir hayatın duygusal fakirliğe dönüştüğü son bir sene uzun boynuna geçirdiği ipek eşarbındaki kirden kendini ele vermiyordu belki ama içtiği çorbanın sıcaklığı boğazından yalnızlığıyla geçiyor ve yakıyordu onu. Taş duvarların arasında öylece oturdu. Başını masadan kaldırmadan sadece duvardaki gölgelere bakarak boşa geçirdiği hayatını ve kaybettiklerini düşündü. Kar yağmaya başlamıştı çoktan. Han kapısının yanında duran pencerenin ardında dışarıda karların üzerinde başka bir gölge daha belirdi. Gecenin ikinci saatinde bir tane daha. Zaman ilerledikçe gölgeler kalabalıklaştı. İçerisiyle dışarısı arasında bir araf olmalıydı. Kadın kapıdan adımını attı. Arafın kalabalığı yalnızlıkla başladı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.