TAVUS KUŞU MASALI 1

insanları görürsünüz.
yürürken, kaçarken.
bir otobüsün içinde, birbirine uzak olan ama yakın duran insanları görürsünüz.
tutacaklara sımsıkı sarılmış kırmızıdan beyaza dönmüş insan elleri de görürsünüz.

duraklarda asılı olan şehir haritaları, insan haritalarından daha karmaşık olabiliyor bazen.

gittiğiniz bir restorantın temizlenmemiş masalarından birine oturduğunuzda hemen yan taraftaki temiz masayı neden seçmediğinizi düşünürsünüz.
bu, genel anlamda yanlış seçim örneği değildir.
belki biraz 'neden temiz masaya geçmediğinizin' sorgulanması gerekmektedir, o kadar.

o sırada yaşadığınız sıcak basması ve mide bulantısı gibi gayet somut belirtiler, soyut duygu değişimlerinin bir sonucu olmalıdır ki bu, genel olarak cebinizde beş kuruş paranın olmamasıyla da doğru orantılıdır.


herşey mavi, asidik ve bir pasaj girişidir.


6 ile 7 arasındaki mesafe, 7 ile 6 arasındaki mesafeyle aynıdır. yani gidiş, dönüşü kucaklar yada yine tersi olur. demek istediğim, bir yola çıkıyorsanız geri dönüşü gözünüzde çok büyütmeyin zira hayalkırıklığı, zaferi gölgesinde bırakacak kadar kuvvetli olabilir.


hayalini kurduğun şeylere sahip olmadan önce hayalini kurmadığın şeylere sahip olursun ki aslında isimsiz olan herşey için bu, gayet anlamsız bir kazanımdır.

hayalini kurduğun birşeye sahip olmak, o andan itibaren sadece bir kazanımdır.

size birden:

- ne tarz romanlar yazıyorsunuz? diye sorar.
size konuşan birinin yüzünün olmadığını farkettiniz mi hiç? herşeyin bulanık olduğu o an, yakını asla göremezsiniz.

bahara denk gelen her gün, beni cennetten atıyorlardı.

ağaç gövdelerinde rastladığım gözler gibiydi.
muhafızlar vardı.
ve politikacılar.
sonra din adamları.
ardından insanlar konuşurlardı.

insanları görürdünüz.

konuşurken.