Paltosunu çıkardı. Yorgun elleri son kez okşadı kaşmiri. radyodan yükselen ses duygulandırmıştı onu. "Hoşgeldin" demiştim. Sanırım duymadı.
Hava kararmıştı çoktan. evin perdeleri açık hala. ışıkları yakmadım. Islanmış paltonun sigara dumanlı kokusu geldi. kış kokusu ağır olur. Ağır ve hüzünlü. Kalp gibi atan bir can var, sallantıda.
Televizyon karşısında duran yeşil koltuğuna oturdu. Ayaklarını uzattı. İnatla mı konuşmuyordu yoksa gönüllüce susuyor muydu?
Ayaklarını uzattığı sehpaya çayını bıraktım. Uzun zamandır o da bana bakmayı bırakmıştı.
Nadasa bırakılmış dokunuşlar kış gibiydi, ağır ve hüzünlü. Islık çalan dudaklara gömülmüş bir hicran vardı ortalıkta.
Şimdi karşılıklı bakmıyor susuyorduk olanlara.
Olanlar da bir önceki olanlara.