Hayata nasıl başladığı umrumda bile değil. Ölümü beni cezbeden çünkü ölümü Edgar'ın herşeyi gibi gizemli. büyük ihtimalle ki bu benim hayalimin ölümüne bir ihtimaldir, çok temiz öldü: biraz bulanık ve alkollü bir düşle uyuyakaldı.
isimsiz şiiri aşkın onun haline göresi, aşık da olur olunur, hem aşırı duygularla hem de hiç aldırış etmeden:
Sevilmek mi?-öyleyse bırakma yüreğini
Şimdiki yolundan ayrılmaya.
Olduğun herşeyken şimdi,
Olmadığın şey olma.
Böylece kibarlığın, lütfun,
Aşkın güzelliğin,
sonsuz bir övgü konusu olacak yeryüzünde,
ve aşk-basit bir görev...
Edgar bir de hikayeler anlatır, zamana erişmek ne mümkün kaldı ki Edgar almayabilirdi zamanına, bir ihtimal kelimelerini sever, hayal gücünü ve sen içebiliyorsan şarabı, diyelim ki alır böylelikle seni.
bu bir alıntıdır hikayesi Eleonora'dan:
...Rengârenk Otlar Vadisi'ne ateşli bir vecd hali, bir nefes gibi yayıldı. Her şey değişmişti. Eskiden çiçeksiz olan ağaçlarda şimdi yıldız şeklinde tuhaf, parlak çiçekler açıyordu. O yeşil halının rengi parlaklaşmıştı. O beyaz papatyalar birer birer solduğunda yerlerini onlarca yakut kırmızısı zambak alıyordu. Yürüdüğümüz yollardan hayat fışkırıyordu. İlk kez gördüğümüz flamingolar diğer şen parlak kuşlarla birlikte bize kızıl tüylerini sergiliyordu...
en çok şu hoşuma gidiyor: zambaklar alıyor papatyaların yerini. halbuki Edgar, papatyaları tanımaz kimilerine göre ve diyebilirler ki aldı yerlerini zaten zambaklar. yine bir düşün masumiyetini ve kaybedişini ve korkusuyla aşkın, kana bulayan ellerini. tam bir şenlik ya da katliam.
dövme her ne kadar erkeklere yakışsa da bu söz çok yakışmış bayan Wood :)
"All that we see or seem
Is but a dream within a dream"
bu kadar Edgar bahsi yapılmışken şöyle bir manzaraya bakıp kağıtların üzerine bir şarap bir kahve dökmek niyetindeyim. bunun için de bir emlakçıdan ziyade hayal gücüme ve bir zaman makinesine ihtiyacım olduğu aşikar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.