ebe beni ararsa balkon altındayım lan.
her türlü ispiyonlayın.

Sus ve Münacaat


Derim ki;
Oysa zaman arşınlamaz anlamanın vaktini
Her vakit gebe kalır hüzne
Bir ademin oğlu
Havvanın göz nuru
Atıverdim dilekleri, bir bir tut diye

çiğnediklerini yazmıştım

fena halde yazasım var
ardına, sağına, soluna
eline, yüzüne

güzel güzel noktalar koyup
virgüllerle ayırasım var saçlarını

hepsini yaptım.

şimdi kaldır ayaklarını
- kaldır kaldır!

tamam, bas şimdi sana dairlere
iyice bir çiğne!
http://www.youtube.com/watch?v=U_jf8p0mJ2A

çok güzel

hepimiz çok soğuğuz;
pencerelerimiz alabildiğine açık.
rüzgar dost değil;
devamlı dağıtıyor,
tokat atıyor,
kapı aralığından kaçıyor üstelik!

bugünlerde hırkamın adını sen koydum.
böyle soğuk ya hani,,,

çok güzel...

son nefes

nefesim senin ellerindeyken
"son" deme bana
http://www.youtube.com/watch?v=T0RfYqmu4xo

kan kırmızı toprağa revan ayak izleri

ıslık gibi çalındı kulağıma
davullu zurnalı kutlamalar
bize sakınmış kıvrak bellerini
bol keseli aşıklar
dost elli düşmanlar

terli alnından
yaşlı gözlerinden
bir içim su dillerinden
teller ördüm bahçelere
bir ben kaldım ardında

ortalık kan kırmızı toprağa revan ayak izleri olmuş

- ne olmuş?
- neden olmuş?

- kim ölmüş?

melekler dünyada kanatsız olamaz mı?

uğruna içecek bir şey kalmadığında şişelere küser mi yüreğin?

ne bileyim, kanat mı arar gözlerin gördüğün her sırtta?


herkes ardını mı dönsün şimdi sana?


bak gözlerine


melekler dünyada kanatsız olamaz mı?

nefes kesti


unutuk gitti
bitti gitti
gitti
...
herşey o zaman başladı,
gitti'den sonra derin bir nefes alarak..
sonrasında çoğu kez boğularak
nefesleri kesti kendimden vazgeçişim

sonra ben de gittim
...
birimiz kalmalıydı sanki
bir kişi beklemeliydi..
şimdi kapı açık sanacaklar,
sevmeye yeltenecekler!

hadi buradan da gidelim
kimse sevmesin..
bizi...



içimi yıka yağmur, tenim susasa' bile



"nicola bana çok önemli bir şey öğretti:
en kötü halinde, hatta ölmeyi istediğinde bile gülümsemeyi

benim için üzülmeyin
artık sesimi bu evde duymadığınızda
                                                  
yaşam asla dört duvar arasında değildir
öleceğiz ve sonra geri geleceğiz
her şey gibi
..."
geçen gün çay içiyorum.
bir yudum aldım,
-çat!
bardağı tutmayı unuttum.

elektro karanlık

herkes bir yerlerde dağılıyor...

habersizce iz bırakıyoruz ardımızda;
çamurlu ellerimiz ve
kirli pabuçlarımızla pisliğiz işte!
daha ne kadar temize yatıp kalkamayacağız?

laf olsun diye değildi hani hiçbir şey?
hepsi laf!
laf.
tek bir laf...